İçeriğe geç

İrtifada Oksijen Yetersizliği

Geçtiğimiz günlerde Erzincan çakırmandan kalkan bir grup yamaç paraşütü pilotunun 5300 lü irtifalara kadar tırmanması hepimizi heycanlandırdı. Türkiyede çok sık karşılaşamayacağımız günlerden biriydi. XC Skies meteroloji sitesi erzincan sıra dağlarını daha önce hiç görmediğim bir renk kodu olan gri ile işaretlemişti ki bu 5800 metreye kadar tırmanılabileceğini gösteriyordu. Hemen hemen herkesin aklına ilk gelen şey irtifada oksijen yetersizliği ile ilgili yaşanabilecek problemlerin neler olabileceği ve insanoğlunun bu tür durumlardaki fiziksel limitlerinin ne olduğu soruları oldu. Bu yazının amacı bu sorulara cevap vermek olacak.

İrtifa arttıkça basınç düşüyor ve atmosferdeki oksijen oranı da azalıyor. Oksijen yetersizliği nedeniyle bilinç kaybına hipoksi deniyor. Hipoksinin belirtileri ilk etapta çakır keyif olmak, kendini iyi hissetmek sonrasında yorgunluk, sakarlık ve gözlerin kararmasıdır. İrtifada kalınan zaman ve kondisyon seviyesine göre belirtiler çok daha düşük irtifalarda yaşanabilir. Pilotun formuna bağlıdır.

3000 metreden sonra insanın zihinsel kabiliyetlerini etkilemeye başlayacak düzeyde oksijen azalıyor. Oksijen desteği kullanılmadığı takdirde 6000 metre irtifada bilinç 10 ile 15 dakika içersinde kaybedilir. 7600 metrede 2,5 dakika ile 6 dakika aralığına hızlıca düşer. 9000 metrede ise 1,5 ile 3 dakika aralığındadır bilinci kaybetme süresi. 12000 metrede ise atmosfer basıncı o kadar düşer ki dokulara oksijeni geçirecek basınç yeterli değildir. Bunun için basınçlı oksijen makinaları gerekir. (Kaynak: Planörcünün Kılavuzu)

Yamaç paraşütü ile şimdiye kadar çıkılan en yüksek irtifa 9500 metre ile Ewa krusheva’ya aittir. Yamaç paraşütü yapan herkes sıradışı hikayesini duymuştur. Kendisi bir kümülünimbüsün içine girip istemsiz bir şekilde yükselmiş ve oksijen yetersizliği nedeniyle bilincini kaybetmiştir. Şans eseri içinden çıkıp tekrar aramıza dönebilmiştir.

Fransız pilot Antoine Girard ise 2016 yılında 8157 metre olan dünya irtifa rekorunu 2021 yılında yine Pakistanda 8400 metreye taşımıştır.

Bu uçuşunda oksijen takviyesi kullanmamıştır. 7300 metre irtifaya çıktığında gözleri kararıp bilincini kaybetmek üzere olduğunu hissettiğinde hemen irtifasını azaltmış kendin tekrar iyi hissettiğinde ikinci girişiminde 8400 metreye çıkabilmiştir. İkinci denemede kendini çok iyi hissettiğini ve hiçbir problem yaşamadığını söylüyor. Neden oksijen tüpü kullanmadığı ve nasıl bu yüksekliğe fiziksel olarak dayanabildiği sorulduğunda ise, 8100 metrelik uçuşta yanına oksijen tüpü aldığını fakat kullanamadığını havadayken oksijen tüpünü kullanmanın çok pratik olmadığını ve ayrıca tüm gezi boyunca 4 kg civarında bir ağırlık ile gezmenin çok yorucu olduğundan bahsediyor. Kendisinin alpinist yani yüksek irtifa dağcısı olduğundan ve bu uçuşu yapmadan önce 2 ay boyunca dağda vakit geçirip oksijen azlığına uyum sağladığı için kondüsyon seviyesinin yüksek olması dolayısıyla bu uçuşu oksijen takviyesi olmadan gerçekleştirebildiğini anlatıyor.

Yüksek irtifada oksijen yetersizliğinden sonra karşılaşılan en büyük ikinci sorun ise soğuk. Genelde ellerde parmaklarda yaşanan soğuk ısırıklarına karşı Antonie 8 saatlik bataryaları olan ısıtılabilen eldivenler ile önlem alıyor. Eğer dikkatli bakarsanız Ewa’nın resminde yüzündeki soğuk ısırıklarının işaretlerini görebilirsiniz. Türkiyede de bir paramotor pilotu yerden 200 metre yükseklikteyken bir CB tarafından çekilip 7940 metreye kadar çıkıyor. tam 2,5 saat boyunca mücadele ediyor. Bilincini kaybetmiyor fakat soğuktan elleri donuyor. Elleri kesilmekten son anda kurtuluyor.

Kaza raporu alttaki linkte

https://www.ypforum.com/viewtopic.php?f=6&t=3264&hilit=paramotor

Antoine’nın Rekor uçuşunu anlattığı link aşağıda

Teoride ve pratikte yaşanan olaylara baktığımız zaman yüksek irtifa dağcısı olan oksijen yetersizliğine uyum sağlamış yüksek kondisyon düzeyine sahip biri dahi 7300 metrede kendini kötü hissedip hipoksi yaşayabiliyor. Ben kendi çevremde 3500 metre civarlarnda uçarken kendini kötü hissedip inmek zorunda kalan kimselerde gördüm. Nadirende olsa genelde yeterince dinlenilmeden yorgun çıkılan uçuşlarda düşük irtifalarda da hipoksi yaşanabilir.

Limitlerimizi bilelim ve ona göre uçalım. Yüksek uçun, uzağa konun:) Herkese keyifli uçuşlar…

Servet Yalçınkaya

Servet Tümünü göster

Yamaç paraşütüne 2006 senesinde başladım. Gökyüzünü birlikte paylaştığım arkadaşlarıma daha emniyetli ve keyifli bir havacılık deneyimi yaşamaları için bugüne kadar edindiğim bilgi ve tecrübelerimi sunmak istiyorum.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: